zamanın orta yerine bıraktım çelimsizliğimi
günde beş kere yıkandım yalnızlığımla
hüzünbaz bir kız çocuğu gibi maziyi avuçladım
tenhalarda biriktirdiğim duaları yastığımın altına doldurdum
her rüyadan sonra tersyüz ettim yastığımı
yorganımın kalbine giden bir yolda
sensiz bir dünyanın yaşamaya değer olmadığına karar veriyordum
uyandığımda
kırılan kelimeler gibi döküldüm yerlere
yüzün daha fazla zihnimde yer edinmesin diye
dökülen mevsimin yaprakları gibi
sararmaya başladım
bir zamandan başka bir zamanın gölgesine
bir mevsimden başka bir mevsimin kalbine
yaşanmamış bir sevdanın dudak payı gibi
nadasa bıraktım çelimsizliğimi
çelimsizliğim
uğultuydu
kurumuş yaşlı ağaçların dallarında
çelimsizliğim
dikendi
yıkılmış kentlerin dar sokaklarında
tekini arayan yamalı bir çorap gibi
bir kâbusun orta yerinde kırılıyordu zaman
sağım solum zamanın bıraktığı yetim çocuklar
içimin en karanlık mevsiminde
asırlardır taşıdığı acının rengini arıyordu
çelimsizliğim
0 Yorumlar