Arjantin, İspanyol ortak yapımı, 2009 yılında seyircisiyle buluşmuş bir filmden söz edeceğiz. El Secreto De Sus Ujos (Gözlerindeki Sır).
İnsan kaderine neden razı gelemez? Diyelim ki; huzurla akan hayatınız birdenbire altüst oldu; durup dururken, pisi pisine felaketin ortasında buldunuz kendinizi. Dev bir belirsizliğin ve karanlığın içinde, geleceğinizi öngöremez haldesiniz. Şayet bütün bunlar insan eliyle başınıza geldiyse kaderiniz olduğunu kabullenemez, sineye çekemezsiniz. Sorumsuzluk mu, ihmal mi, sapkınlık mı? Sunulan hiçbir sebep size makul gelmez, ruhunuzun ıstırabını asla dindiremez. Peki ya adalet? Ancak adalet yerine ulaşırsa bir nebze olsun yaşamınız anlam ve akış bulur, hiç olmazsa nefes almaya devam edebilirsiniz.
Gözlerindeki Sır’da bir türlü yerine gelmeyen adalete kavuşma umudunun, adaletsizlik karşısında susturulamayan vicdanların ve çaba göstermekten vazgeçemeyişlerin öyküsü, müthiş bir nahiflikle işleniyor. Adaleti, devletin-düzenin yerine getirememesi karşısında, alışageldiği üzere orman kanunları işlemiyor, bilâkis filmin ana karakterlerinde hayranlık bırakan bir sakinlik ve asaletle, bekledikleri adalet için bir biçimde geç de olsa gönüllere ferahlık sağlıyor. Bu uğurda sergilenen yüksek gerilimli bir mücadeleye tanık oluyoruz. Öyle ki; yakın bir dost kaybediliyor, sahici bir aşk ihmal ediliyor, çözüme kavuşana dek aradan geçen uzun yıllar kahramanların hayatından çalınıyor adeta. 25 yılı kapsayan uzun bekleyişte kavuşulamayan aşkın katmerlenmesi, karakterlerin ilerleyen yaşıyla birlikte duyguların demlenmesi, olgunlaşması da söz konusu tabii. Filmde aşkın yüce ve saygın bir boyuta taşınması, asla ayaklar altına alınmamasının işleniş biçimi takdire şayan.
Zaman olgusunu belirli bir düzende işlemiyor senarist. İzleyiciyi kâh geçmişe götürülüyor kâh kahramanların bugününe kamerayı çevriliyor. Bu gidiş gelişlerdeki akışı ustaca sağlayan sahnelerde kafa karışıklığı yaşatmıyor. Üstelik işin içine kahramanların gençlik-olgunluk çağlarını yansıtan kostüm ve makyaj unsuru da girince zor olanı başardıklarını görüyoruz. Gürültüsüz patırtısız akan filmde sükûnet ve gerilim iç içe sürüyor. Sezgisel bilgeliğin izlerini de okumak pek mümkün. En belirgin bilgelik de başlangıçta hiç ummadığımız bir karakterde kendini gösteriyor üstelik. Senaryoya ustaca yedirilen bazı metaforlar var; gözler, bakışlar, daktilo, yazı, harf gibi… Bunlar da akışın gizemli, romantik ve sezgisel tarafını güçlendiriyor. Tek hareketli aksiyonlu sahnesi diyebileceğimiz maç esnasında tribünde geçen kesintisiz dakikalarda bile şaşırtıcı ve eğlenceli gelen öngörüler dikkat çekiyor.
Gözlerindeki Sır; adalet temelli olay örgüsüyle, aşkı işleyiş biçimiyle, insan olarak anlam bulma çabasında olan karakterleriyle, başarılı oyuncularıyla, derinlik ve ağırbaşlılıkla akan sinematografisiyle akıllarda iz bırakacak bir film. Keyifli seyirler…
0 Yorumlar